"Florebo quocumque ferar"
"Yerleştiğim her yerde çiçek açacağım"
Gelincikler, Poppies, Mayis 2008- May 2008 Ankara, TURKEY
Ölmüştüm.
Şimdi bir gelinciktim ve hiç şaşırmadım buna.
Kıpkırmızı yapraklarım vardı, baştan çıkarıcı, kıpkızıl.
Masmaviydi gökyüzü
Kocaman, bembeyaz, yumuşacık bir bulut asılıydı tepemde.
Derken bir rüzgar esti, hafiftçe salladı beni.
Bulutların tepesinden kıpkırmızı gülümsedim.
Ne kızgınlık, ne de keder hissettim ölümüm için.
Kıpkırmızıydım, yapraklarımda sabah çiği
Güneşe çevirdim kızıl yapraklarımı
Biliyorum ki gelincikler ölümsüzlük çiçekleri…
(Sibel Gögen, Ekim 2008 Ankara, Kibele' nin Günlüğü)
...
I was dead.
Now I was a poppy and didn’t surprise at this.
I had crimson leaves, seductive, scarlet leaves.
Deep blue was the sky.
A wide, white and soft cloud was hanging over me
Then I was shaken gently by a breeze.
I smiled crimson over the clouds.
I felt neither anger nor despair for my own death.
I was crimson with morning dews on my leaves.
Turned up my scarlet leaves to the sun.
I know, the poppies are the flowers of eternity…
(Sibel Gögen, October 2008 Ankara, Kibele' s Diary)